"Sarı Gelin" Türküsü

08 Aralık 2014 Pazartesi 17:00

Şimali Lefke Üniversitesi Öğretim Üyesi Nazim Muradov'un, çok tartışılan ve yalnış bir şekilde aksettirilen  Sarı Gelin Türküsüyle ilgili yazısını takdim edirik. 

Azerbaycan'ın tarihi toprakları İrevan Hanlığı ve işgal ettikleri Karabağ'da vandalizm sonucu neredeyse yok ettikleri Azerbaycan Türk kültürü ötesinde, milli medeniyetimizin önemli unsurlarına da göz diken ermeniler ve yandaşlarına "Sarı Gelin" Türküsüyle ilgili bu yazı cevap niteliğindedir.

Değerli dostlar,


Geçtiğimiz günlerde bir koronun repertuvarında “Sarı Gelin” türküsünun seslendirileceği bilgisini aldım. Bu türküyü Ermenice seslendirecek “sanatçıya” onun “Ermenice seslendirilmesine karşı olmadığımı fakat bu türkünün bir “Ermeni mahnısı” olmadığını söyledim. O da “Neye dayanarak bunu söylüyorsunuz?!” mealinde bir soru sordu.

Bilindiği üzere Yılmaz Karakoyunlu’nun “Salkım Hanımın Taneleri” adlı senaryosu esasında Hülya Avşar ve Yavuz Bingöl’ün başröllerini paylaştıkları aynı adlı filimde “Sarı Gelin” Ermenice seslendirilmiş, tartışmalar da daha çok bu filmin gösteriminden sonra başlamıştı. (“Sarı Gelin”le ilgili bu paratezimiz, 1453’te İstanbul feth edilirken Ayasofya’daki papazların “meleklerin dişi ya da erkek olduğu” tartışmalarına lütfen benzetilmesin...)

Prof. Dr. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı ünlü kitabının Erzurum kısmında da “Sarı Gelin”le ilgili önemli bilgiler bulunmakta, bu türkünün Türklere ait olduğu söylenmektedir.

Ermenilerin etnografik mirasımızı sahiplenme girişimleri yeni bir hadise değildir ve biteceğe de benzemiyor. Daha geçtiğimiz günlerde “lavaş”la ilgili iddialarında haksız oldukları dünyanın gözü önünde tescillendi...

“Sarı Gelin”in bir Ermeni türküsü olmadığını okuduklarımızdan bildiğimiz halde bu konuyu bir de uzmanına sorduk. Aslında ünlü besteci, değerli aydın Prof. Dr. Cavanşir Guliyev’le yaptığımız sohpetlerden birinde bu konuda da konuşmuş, “Sarı Gelin”le ilgili soruyu kendilerine de yöneltmiş, cevabımı almıştım. Artık dünyanın çeşitli dillerinde improvize edilen, Toto Ktunyo’nun bile seslendirdiği “Sarı Gelin”in yeni “ifacısıyla” sohpetimizin ardından Cavanşir Guliyev’e bir mektup yazdım ve sohpetimiz zamanı bana söylediklerini yazılı bir şekilde bana bildirmelerini rica ettim. Hasta olduğu için iki-üç gün e-maillerine bakamayan Prof. Dr. Cavanşir Guliyev bugün mektubumu cevapladı ve “Sarı Gelin” hakkında 2004 yılında yazmış olduğu rapor metnini bana yolladı. Değerli bestecimiz ve bilim adamımız Cavanşir Guliyev’e bu nezaketinden dolayı teşekkür ediyor, onun “Sarı Gelin” raporunu Türkiye Türkçesini uygunlaştırarak dikkatinize sunuyorum.

Saygılarımla...

Nazım MURADOV / KKTC / 07 Aralık 2014

“Sarı Gelin” Türküsü hakkında...

“Sarı Gelin” türküsü, Azerbaycan muğam musikisinin ‘Şur’ makamına dayanmaktadır. ‘Şur’ makamı ise Azerbaycan muğam sanatının yedi en önemli sütunlarından biridir (bkz. Üzeyir Hacıbeyov [1885-1948], Azerbaycan Halk Musikisinin Esasları, Bakü, 1945) ve milli musikide en çok başvurulan, yararlanılan makamlardandır.

Azerbaycan türkülerinden yüzlercesi bu makam üzerinde kurulmuştur ve yüzyıllar boyunca halk törenlerinde seslendirilmiştir.

“Sarı Gelin”, janr yönünden Türk halklarının müzik folklor ve kültürünün bir parçası olan “uzun havalar”dan biridir. Janrdan ileri gelen şekil yapısı ise (geniş halk kitlelerinin rahat bir şekilde terennüm edebilmesi için diyapazonun, olabildiğince kısa tutulmaya çalışılması) diğer türkülerden ayrılmaktadır.

Nitekim nakarat fonksiyonunu ‘Şur’ makamının ‘Şur-Şahnaz’ şubesine ait melodik bir parça yerine getirmektedir. ‘Şur-Şahnaz’ ise ‘Şur’ destkâhının (belli başlı bir sistemi olan, kompleks) sırf Azerbaycan’da teşekkül eden versiyonunun bünyesinde bulunmaktadır. Daha açık söylersek, “Şur”dan ‘Şur-Şahnaz’a geçit, sadece Azerbaycan muğam sanatına ait “Şur” destgahında ve bu destgaha dayanılarak oluşturulan türkülerde rastlanır.

Azerbaycan milli musikisi Şark musikisinin içinde yer aldığından, onun temperasyonu da genel Şark musikisi temperasyonu ile büyük ölçüde benzerlik teşkil etmektedir. Bu özellik, Azerbaycan folklöründe aynı zamanda “Sarı Gelin” türküsünde kendisini göstermektedir. Nitekim türkünün ana tonu ile bir sonraki aşamasının arası yarım tondan büyük (uzun), bir tondan ise küçüktür (kısadır) ki bu da ‘Şur’ makamının en spesifik özelliklerinden biridir, bir anlamda ‘Şur’un ‘pasaportu’dur, ‘parmak izi’dir.

“Sarı Gelin” türküsünün ritmine gelince; bu ritim Azerbaycan türkülerinden birçoğunun, örneğin “Yakan düymele”, “Küçelere su sepmişem”; Azerbaycan oyun havalarının, örneğin “Mirzeyi”, “Vağzalı” vd. ritmik esasıyla aynıdır.

Yukarda belirtilen hususlara dayanarak şu sonuca varabiliriz: “Sarı Gelin” Azerbaycan Türklerinin türküsüdür.

Prof. Dr. Cavanşir Guliyev

Emektar Sanat Ustası

Azerbaycan Bestekarlar Birliği Mahnı [Türkü] Bölümü Başkanı

Benzer Haberler