Sarkisyan yine yapmış “sarkisyanlığı”nı... Yummuş gözünü, açmış ağzını... Şubat ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinin de havasıyla (hani buna da ne kadar “seçim” demek mümkünsü artık) aklınca Türkiye`ye ve Türklere yüklenmiş. Tabii Azerbaycan`ı da “ihmal etmemiş”.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yerel ve yabancı medyaya yaptığı açıklamalarda, ayrıca seçmenlerle yaptığı görüşmelerde fırsat bulunca lafı Türkiye ve Azerbaycan`a getirerek kendince bu iki ülkeye yüklenmeye çalışıyor. Ama açıklamaları ne gerçeklikleri yansıtıyor, ne de Ermenistan adına umut veriyor.
Hürriyet`in haberine göre Serj Sarkisyan, Radio Free Europe'un (Özgür Avrupa Radyosu) Ermenice servisine yaptığı açıklamalarda Türkiye ile ilgili önemli açıklamalarda bulunmuş Sarkisyan, 2015 yılının kendileri için bir hedef olduğunu ve bu hedefe ulaşacaklarını iddia etmiş: “Ermenistan’ın ve dünyadaki Ermeni organizasyonlarının yüzüncü yılla beraber daha aktif hale geleceğine inanıyorum. Sözlerime bakarak hedefimizin bu olduğu sanılmasın, asıl hedefimiz Türklerin soykırımı kabul etmesi ve ben bunun gerçekleşeceğine inanıyorum.”
Sarkisyan daha sonra hızını alamamış, Türkiye`yi ve Türk milletini kendince tehdit etmiş: “Eğer Türkler cesaret sahibi olup en kısa zamanda Ermeni soykırımını kabul ederse Ermeni halkı da bugünün Türk halkına karşı anlayış gösterecektir. Fakat Türkler soykırımı kabul etmeyi reddettikleri hatta inkar ettikleri sürece Ermeni halkı doğal olarak birtakım duygular besleyecektir.”
Bakar mısınız Allah aşkına… Türkler cesaret sahibi olsa ve “en kısa sürede” sözde soykırımı tanısa imiş Ermeni halkı da bugünün Türk halkına anlayış gösterecekmiş. Dedelerimizin hiç şansı yok, gelecek nesillerin durumu ise belirsiz… Ayrıca çok hızlı davranılması gerekiyormuş… Bu adam kendisini ne zannediyor ve bu cesaretini nereden alıyor?
Sarkisyan Ermenistan’da yayınlanan “Andin” isimli dergiye yaptığı açıklamalarda ise bir yandan protokoller konusunda uluslararası kamuoyunun Türkiye`ye baskı yapması gerektiğini savunuyor, öte yandan “Türkiye’nin uzlaşı protokollerini meclisinden geçirip onaylamamış olması da bizim için başarı sayılır” ifadelerini kullanıyor. Yani, Sarkisyan aslında protokolleri kendi lehlerinde görse bile, onaylanıp onaylanmamasından ziyade bunun Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmasının derdinde.
Sarkisyan yaptığı açıklamalarda, Türkiye`de bazı kesimlerin savunduğu protokollerin onaylanmasıyla güya Ermenistan`ın sözde soykırıma ilişkin ısrarından vazgeçeceği iddiasını da yalanlamış oluyor: “Milli davamız olan 1915 yılında milletimize karşı bir soykırım yapıldığı gerçeğini de pazarlık konusu yapmayacağımızı herkes çok iyi bilmeli.”
Sarkisyan`ın burada yer verdiğimiz son açıklamalarında bizim için çok fazla bir yenilik yok. Ben, bu açıklamaların daha çok Ermenistan`ın Türkiye`de gönüllü elçiliğini yapan, sahip oldukları duygusal bağlar ve “tamamen duygusal nedenler” dolayısıyla her vesileyle Azerbaycan`ı karalamaya, Ermenistan ile ilişkilerde her şey güllük gülistanlıkmış gibi göstermeye çalışanlara cevap olduğunu düşünüyorum.
Bu arada Sarkisyan dün Ermenistan`ın Syunik eyaletine bağlı Gorus kentinde seçmenlerle yaptığı görüşmede “Azerbaycanlılar dahil hiçbir halkı düşman olarak görmediklerini” açıklamış ve ilave etmiş: “Bölgede karşılıklı güven ortamının temini için önemli katkılar sağlamaya devam edeceğiz.”
Sarkisyan`ın bu açıklamaları okuyunca insan “Hocalı Soykırımı`nı planlayıp gerçekleştiren, çocuk, yaşlı, bayan, erkek ayrımı yapmadan binlerce kişinin katledilmesinde direkt ya da operasyonları yöneterek rol alan kişi Sarkisyan değil mi” sorusunu sormadan edemiyor. Eğer Sarkisyan mevcut yetkilerini kullanarak Azerbaycan toprakları üzerindeki Ermenistan işgalinin sona ermesi sürecine katkı yapsa, sadece 1 milyon Azerbaycanlı mültecinin yurtlarına dönerek kendi evlerinde yaşama haklarının sağlanmasına değil, Karabağ bölgesindeki Azerbaycan vatandaşı Ermenilerin ve Ermenistan halkının komşularıyla barış içerisinde, huzur ve güven ortamında yaşamalarına yol açacak politikalar uygulasa, “değişti” diyeceğiz, ama o da yok. Azerbaycan ve Gürcistan bölgedeki yabancı askeri varlıklara son vermeye çalışırken Ermenistan Rus askeri üssünü barındırıyor, bir komşusunun topraklarını işgal etmiş, geri kalanlarına ise toprak iddiası ileri sürüyor. Bu da yetmezmiş gibi Azerbaycan Gabele Radar Üssü`nden Rusya`yı çıkarınca Rusya`ya “gelin radar üssünü bizde kurun” çağrısı yapıyor. Sarkisyan`ın bölgedeki karşılıklı güven ortamına sağlamak istediği katkı buysa, kalsın!…