Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda Avrupa Birliğinin Güney Kafkasya stratejisinin işlenip hazırlanması gerektiğine dair 2216 No’lu karar kabul edildi. Bu konuda görüşlerini almak üzere 21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Avrasya-Rusya Araştırmaları Bölümü uzmanı Dr. Ali Asker ile görüştük.
- Sayın Ali Asker, 21 Mayıs 2010’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda Avrupa Birliğinin Güney Kafkasya stratejisinin işlenip hazırlanması gerektiğine dair 2216 No’lu karar kabul edilmesinin Ermenistan üzerinde nasıl bir etkisi olmuştur?
- Karar Ermenistan iktidarını hiç memnun etmedi. Kısa süre önceAzerbaycan tarafının yenilenmiş Madrid ilkelerini desteklediğini açıklaması üzerine
“top şimdi Ermenistan’da” yorumları yapılmıştır. Fakat Ermenistan sürecinin sürüncemede kalması için her türlü yola başvurmaktadır. Bu kararın süreci nasıl etkileyeceği ise merak konusu.
- Sayın Asker. Biliyorsunuz Dağlık Karabağ konusunda taraf ülkelerin imzaladığı bir “Madrid İlkeleri” var. Bu konuda okuyucularımızı aydınlatabilir misiniz?
- Madrid ilkeleri 29 Kasım 2009’da AGİT Minsk Grubunun Azerbaycan ve Ermenistan’ın dışişleri bakanlarıyla yaptıkları toplantıda kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre Dağlık Karabağ çevresindeki 7 rayon Ermeni işgal güçleri tarafından boşaltılacaktır. Karabağ için Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkesini ihlal etmeyen geçici statü hazırlanacaktır.Ermenistan ve Dağlık Karabağ arasında koridor sağlanacak, Karabağ’ın nihai statüsü bölgede yapılan bir “referandum”la belirlenecektir.
Her iki ülkenin kamuoylarında bu ilkelerle ilgili bir dizi spekülasyonlargeliştirildi. Azerbaycan kamuoyundaki eleştiriler, bu ilkelerin kabul edilmesiyle Karabağ’ınartık elden çıkarılmasına karar verildiği yönündeydi. Ermenistan kamuoyundaki eleştiriler isesürecin, Karabağ’ın Azerbaycan sınırları içinde kalmasıyla sonuçlanacağına ilişkindir.
- Peki, Azerbaycan bu ilkelere nasıl bakıyor?
- Azerbaycan yönetimi bu ilkeleri Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü olarak görüyordu. Erivan ise referandum yoluyla self determinasyon hakkının sağlanacağı kanaatindeydi. Şunu da vurgulamak gerekir ki tıpkı Türkiye-Ermenistan protokollerinde olduğu gibi İrevan bu belgeyi de tersten okumaktadır. Bu yıl Martın 5’inde Paris’te Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov AGİT Minsk Grubu eş başkanlarıyla görüşünde Bakü’nün tutumunu açıkladı: Azerbaycan hükümeti Aralık 2009’da ve Ocak2010’da Azerbaycan ve Ermenistan’a takdim edilmiş yenilenmiş Madrid ilkelerinin kabul ediyor. Minsk Grubu eş başkanları bir gün sonra açıklama yaparak müzakerelerin Madrid ilkelerinin yenilenmiş varyantı üzerinden sürdürüldüğünü ifade ettiler. Yenilenmiş ilkeler öncekilere nazaran daha somuttur. Mart 2010’da Azerbaycan Dışişleri Bakanı E.Memmedyarov yaptığı basın toplantısında yenilenmiş Madrid ilkelerini açıkladı. Madrid ilkeleri aşamalı bir çözümü öngörmektedir.
- İlk aşamada Ermeni orduları Karabağ çevresinden 7 rayonu boşaltacaktır.
- Bu da iki aşamada gerçekleşecektir. Birinci aşamada 5 rayon ve Laçın rayonunun 13 köyü, ikinci aşamada ise Laçın ve Kelbecer rayonlarının tamamı boşaltılacaktır. Daha sonra tüm ulaşım hatları, su kemerleri onarılacak,mülteciler ve göçmenler daha önce yaşadıkları yerlere dönecektir. Bundan sonra Karabağ’ınnihai statüsü referandum yoluyla belirlenecektir. Tüm aşamalarda Azerbaycan’ın toprakbütünlüğü ilkesi ihlal edilmeyecektir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ. Aliyev R. Erdoğan’ın Bakü ziyareti(17 Mayıs 2010)sırasında yaptığı basın toplantısında Bakü’nün tutumunu bir daha teyit etmiştir: “Ermenilerin bu önerilere olumlu yanıt vermesi ve ordularını geri çekmesi durumunda AzerbaycanErmenistan’la tüm sınırları ve ulaşım hatlarını açacaktır. Dağlık Karabağ sorununun çözümüsürecinde tüm önemli aşamalarda Ermenistan tarafı görüşmeleri ihlal etmiştir. Eğer Ermenistan AGİT Minsk Grubunun önerilerine olumlu yanıt verirse taraflar çözümeyaklaşacak, aksi takdirde müzakere süreci sekteye uğrayacaktır
.”
- Ermenistan’ın bu tavra yaklaşımı nasıl oldu?
- Ermenistan taraftan henüz olumlu bir yanıt verilmemiştir. Görünen şu kiİrevan mümkün olduğu kadar süreci uzatmaya çalışacaktır. E. Memmedyarov bu belgenin “ gökten inmediğini”, uzun süren müzakerelerin sonucu olarak ortaya çıktığınıvurgulamıştır. Haziran ayının 5’inde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Minsk Grubueşbaşkanlarıyla bir araya gelecek. Onlar Ermenistan’ın tutumunu Azerbaycan’a iletecektir.Azerbaycan tarafı hazırda Ermenistan’dan gelecek yanıtı beklemektedir.
- Sayın Hocam; 2216 No’lu kararın muhtevası konusunda da bizleri bilgilendirirmisiniz?
- 21 Mayıs 2010’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda kabul edilen2216 No'lu Avrupa Birliğinin Güney Kafkasya stratejisine dair belgede bölgedekidondurulmuş çatışmalar, öncelikle Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yer verilmiştir.Belgede Avrupa Parlamentosu’nun Dağlık Karabağ müzakere sürecinden memnuniyetduyduğunu, Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanları arasında MoskovaDeklarasyonu'nun ruhuna uygun 2009 yılında gerçekleşen altı görüşmenin buna bir örnekteşkil ettiği vurgulanmıştır.
Taslak metnini hazırlayan Bulgar parlamenteri Yevgeni Kirillov toplantı sırasında “ Güney Kafkasya Avrupa Birliği için sadece sınır bölgesi alanı değildir. O AvrupaBirliği için ekonomik ve siyasi açıdan olduğu kadar, güvenlik açısından da stratejiköneme sahiptir” demiştir.
Belgenin önemli hususlarından biri Karabağ’daki durumu bir Ermeni işgali olarakgörmesi, işgal altındaki Azerbaycan topraklarından Ermeni güçlerinin çekilmesinive göç edenlerinin dönmesine izin vermesini öngörmesidir.
Belgede Karabağ ve Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşme sürecinin ayrı ayrı süreçler olduğu vurgulanırken, busüreçlerden birisinde ilerleme sağlandığı takdirde aynı zamanda tüm bölgeyi olumlu yöndeetkileyebilecektir" ifadesi kullanılmaktadır.
- Sanırım Ermenistan bu karara tepki göstermiştir…
- İrevan bu karardan rahatsızıdr. Dışişleri Bakanı E. Nalbandyan'a görekabul edilen tasarı, Avrupa Birliği'nin defalarca ifade ettiği görüşüyle çelişmektedir. DışişleriBakanı “Raporda Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili maddeler aynı raporda yer alan ne MadridPrensipleri ne de Moskova Deklarasyonuna uygun değildir. Tanımlamalar açıkça birkarmaşıkta görünüyor” diye konuştu. Mühalefetteki Ermeni Ulusal Kongresi Koordinatörü L.Zurabyan
bu belgenin kabul edilmesini Ermeni diplomasisi açısından bir rezaletolarakdeğerlendirmiştir. Zurabyan’a göre bu belge, Avrupa Birliği’nin ilk kez “ işgal edilmişAzerbaycan topraklarından Ermeni silahlı güçlerinin çıkarılması ” talebini içeren ilkbelgedir. Zurabyan, belgenin 39. maddesinde Güney Kafkasya’daki sorunların çözümündeRusya ve ABD’nin yanı sıra Türkiye’nin de adının geçmesini “ utanç verici sonuç ” olarak değerlendirmiştir. Ermeni Ulusal Meclisi Başkanı О.Abramyan Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek’e mektup yazarak belgedeki Dağlık Karabağ’la ilgili altı bendin dördünde (6, 7,8, 10) sorunun barışçıl yollardan çözümü sürecine, ayrıca AGİT ve Avrupa Topluluğunun Aralık 2009’da Atina’daki açıklamalara, ayrıca Avrupa Parlamentosunun 1998 tarihli kararına aykırı olduğunu iddia etmektedir.
“Miras” partisi parlamento grubu sekreteri L.Alaverdyan bu durumun ortaya çıkmasının nedenini Ermenistan’ın pasifliğinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Taşnaksütyun partisi ise “Türkiye-Azerbaycan tandemi” nin doğal sonucu olarak gördüğünü açıklamıştır. Ermenistan’da yapılan yorumlar daha çok Yevgeni Kirillov’un önyargılı olması, Azerbaycan’ın lobicik faaliyetleri, Ermeni diplomasisinin zafiyeti olarak görülmektedir. Azerbaycan cephesinde ise bu gelişme doğal olarak “diplomatik zafer” olarak görülmektedir.
- Yaptırımsız karar etkin olabilir mi?
- Kararın Azerbaycan için siyasi açıdan büyük önemi vardır. Bugüne dek Ermenistan ve Azerbaycan’a eşit mesafede durmağı tercih eden Avrupa’nın böyle bir kararı alması önemli gelişme sayılabilir Uzun müddet enformasyon çemberinde sıkıştırılmış Azerbaycan ne ABD ne Avrupa ne de Rusya’dan hiçbir zaman hak ettiği desteği alamamıştır. Bunu dikkate aldığımız zaman alınan kararın psikolojik açıdan da Azerbaycan yönetimi ve kamuoyu üzerinde olumlu hava yaratacağını söyleyebiliriz. Bu belge, olayla ilgili Avrupa’nın bakış açısını ortaya koyması açısından önemliyken herhangi bir şekilde yaptırım gücünün olmamasını vurgulamak gerekmektedir. Karabağ sorununun çözümünde bundan daha önemli sayılabilecek BM kararlarının durumuna bakmak yeterli olacaktır. BM’nin bu konudaki 4 kararı (822, 853, 874, 884 sayılı kararlar) hala kâğıt üzerindedir. Uluslararası hukuk ilke ve normlarının Azerbaycan’dan yana olmasına rağmen işgal konusunda herhangi bir somut adım atılmamaktır. 2005 yılının Ocak ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu tarafından “Ermenistan’ın Azerbaycan Topraklarını İşgal Ettiğine Dair” bir karar çıkmıştır.
Söz konusu karar ile Azerbaycan yönetiminin haklı davası, bir uluslararası kuruluş tarafından teyit edilmiş olsa da,aslında Azerbaycan kamuoyunu teselli etmeyi amaçlamıştır.
Çünkü kararın yaptırımgücü olmadığı gibi çözüm için herhangi bir eylem planı da sunmamaktaydı.
- Sevgili Hocam; son sözlerinizi alabilir miyim?
Bugün Ermenistan ekonomik ve sosyal sorunlarla baş edememektedir. Buna rağmen işgali devam ettirmekte kararlıdır. Avrupa Parlamentosunun kararına sert tepki gösteren Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Ohanyan, “ Azerbaycan’a iade edilecek toprak meselesi bizim gündemimizde bulunmuyor ” demiştir. Azerbaycan tarafı ise barış görüşmelerinde ilerleme sağlanamazsa sorunun silahlı yoldan çözüleceğini vurgulamaktadır.Kafkaslarda yeni bir savaşın çıkmasını önlenmesi için sorunun çözümünü üstlenmiş büyükgüçlerin Ermenistan’a baskı yaparak süreci hızlandırmaları gerekmektedir.