27 Eylül 2020’de başlayan ikinci Karabağ Savaşı, 44 gün sonra 10 Kasım 2020’de Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasına ilişkin üçlü bildirinin imzalanmasıyla sona erdi. Bu üçlü bildiri sıradan bir ateşkes bildirisinden ziyade, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararlarının uygulanması, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilişinin tescili ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ifadesiyle bölgede yeni bir jeopolitik gerçekliğin oluşması anlamına geliyordu.
Savaş sonrası ortaya çıkan bu jeopolitik gerçekliğe verilen tepkiler açısından devletler üç gruba ayrılabilir: i) Mevcut durumu iş birliği ve normalleşme fırsatı olarak görenler, ii) stratejik değerini yitirdiğini düşünenler, iii) jeopolitik yenilgiye uğradığını düşünenler. Dolayısıyla son bir yılda Güney Kafkasya’daki jeopolitik durumun bu üç grubun politikaları çerçevesinde şekillendiği söylenebilir.
Savaş sonrası bölgenin gündemi
Savaş sonrasında bölgenin gündemini meşgul eden konular; 10 Kasım 2020'de Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan liderlerinin imzaladığı üçlü bildirinin maddelerinin uygulanması, Azerbaycan-Ermenistan arasında uluslararası alanda tanınan sınırların netleşmesi, Azerbaycan ve Türkiye’nin önermiş olduğu bölgesel altılı platformun gerçekleşmesi oldu. Dolayısıyla uluslararası güçler ve devletler, son bir yıl içinde Güney Kafkasya’da bu konulara verdikleri tepkiler üzerinden bölgesel politikayı şekillendirmeye çalıştı.
Bu süre zarfında üçlü bildirinin birtakım önemli maddeleri uygulansa da halen uygulanmayan maddeler de mevcut. Rusya barış güçlerinin geçici olarak bulunduğu Azerbaycan topraklarındaki Ermenilerin silahsızlandırılması, göçmenlerin geri dönmesi ve bölgesel ulaşım hatlarının açılması konuları bunlardan bazılarıdır. Fakat her üç konuda müzakerelerin çetin de olsa devam etmesi, sorunların diplomatik yolla çözümü açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Öte yandan 10 Kasım Bildirisi'nden rahatsız olan kimi üçüncü ülkeler ve Ermenistan’daki radikal muhalefet arasındaki iş birliği bu sürecin sağlıklı yürümesine engel oluyor.
Bölgesel ulaşım hatları
Savaşın sonunda bölgede yeni bir iş birliği ve Ermenistan için de bölgesel projelerde yer alma imkanı doğdu. Azerbaycan’ın da altına imza attığı üçlü bildiri Ermenistan’ın izolasyondan kurtulması için de bir fırsat oluşturdu. Son bir yılda bu konuda taraflar arasında çalışmalar yapıldı. 11 Ocak tarihinde Moskova’da kurulan üçlü komisyon kapsamında 1 Mart tarihinden itibaren görüşmelere başlandı. Gündemdeki konuların Ermenistan muhalefeti ve kamuoyu tarafından kötüye kullanılmaması için görüşmeler kapalı yürütüldü. Fakat zaman zaman basına sızan haberler müzakere sürecinin kolay ilerlemediğini gösterdi.
Azerbaycan, Nahçıvan ve Türkiye ile demiryolu ve kara bağlantısı kurulmasını istiyor. Ermenistan ise Azerbaycan üzerinden Rusya ile bağlantı oluşturmayı hedefliyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Zengezur Koridoru olarak tanımladığı ve Azerbaycan-Türkiye arasında 15 Haziran’da imzalanan Şuşa Beyannamesi’nde de yer alan koridordan bütün bölge devletleri faydalanabilecek. Ermenistan, bu koridorda sadece demiryolu olacağını açıklamıştı ancak sonradan karayolu yapımını da kabul etti. Bunu Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) zirve toplantısında yaptığı açıklamadan anlıyoruz. Ermenistan’ın bu durumu kabul etmesi kolay olmadı. Ancak görünen o ki Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı bu konuda kuvvetli kozları var ve o kozlar sonuna kadar kullanılıyor.
Diğer taraftan bazı üçüncü taraflar, Zengezur Koridoru’ndan memnun değiller. Örneğin, Avrupa Birliği (AB) Zengezur Koridoru’na rakip addedilen güney-kuzey hattının yapımı için 600 milyon dolar fon ayırırken, İran ve Hindistan güney-kuzey hattını siyasi olarak destekliyor.
Sınırların belirlenmesi
Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sınır hatlarının netleştirilmesi de savaş sonrası bölge gündemini meşgul eden konulardan. İki komşu ülke arasındaki sınırlar, işgal nedeniyle son 30 yıldır netleşemiyor. İkinci Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan ordusu Sovyet döneminde iki ülkeyi birbirinden ayıran sınıra ulaştı ve kontrol noktaları kurdu. Fakat Ermenistan, Azerbaycan ordusunun bulunduğu noktaları yasal sınır olarak kabul etmiyor. Bunun için de önce Rus ordusunun bölgeye yerleştirilmesini talep etti. Fakat Rusya bunun yalnız Azerbaycan’ın da onayıyla olabileceğini belirtince Erivan bu kez de Batılı güçlerin ordularının sınıra yerleştirilmesini talep etti. Batı da burayı Rusya’nın etki alanı olarak gördüğü için bu teklifi kabul etmedi. Örneğin, Fransa’nın Erivan Büyükelçisi, bu konuda Ermenistan’a destek vermemelerini, Ermenistan ile Fransa’nın aynı ittifak içinde temsil edilmemesi ile gerekçelendirdi.
Sınır hatlarının belirlenmesi için Rusya’nın da katılımı ile üçlü komisyon kurulması önerisi de Ermenistan tarafından henüz kabul görmüş değil. Taraflar arasında bir komisyon kurulmamış olsa da Rusya aracılığıyla sınırların netleşmesi süreci devam ediyor. Uluslararası basında yer alan iddialara göre, sınır hatlarının belirlenmesinde 1975-76 yılı haritaları temel alınabilir.
Yeni bölgesel platform
Karabağ Zaferi nedeniyle Bakü’de düzenlenen zafer yürüyüşünden sonra Azerbaycan ve Türkiye Cumhurbaşkanları, Güney Kafkasya’da bölgesel iş birliği için altılı platform önerisinde bulundu. Fakat Gürcistan başından itibaren Rusya nedeniyle bu platforma karşı çıkıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Haziran 2021’de Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında farklı bir öneri sundu. İttifakın, 3+3 (3 Güney Kafkasya devleti + Türkiye, İran ve Rusya) şeklinde olabileceğini ifade etti. Azerbaycan ve Rusya da Türkiye’nin bu önerisini destekliyor. Dolayısıyla bu konuda Azerbaycan-Türkiye-Rusya iş birliğinin ortaya çıktığını görüyoruz.
Ermenistan bu konuya da ihtiyatlı yanaşıyor. Bunun nedeni Batı’nın özellikle ABD’nin, bu platforma olumlu bakmamasından kaynaklanıyor. ABD bölgesel platforma karşı çıkarak, AGİT çerçevesinde sorunların çözülmesini ve iş birliğinin devam etmesini öneriyor. İran’ın da platforma sıcak baktığı söylenemez. Zira İran, Güney Kafkasya ile ilişkilerini üçüncü taraf olmadan, ikili düzeyde sürdürmek istiyor.
Türkiye-Ermenistan normalleşmesi
Güney Kafkasya’da normalleşme ve iş birliğinin gelişmesinin en önemli ayaklarından birini Türkiye-Ermenistan diplomatik ilişkileri oluşturuyor. İki ülke arasında diplomatik ilişkiler Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı toprak iddiası nedeniyle kurulmadı. İki ülke arasındaki sınırlar ise 1993 yılında Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırıları nedeniyle kapatıldı ve son 27 yılda çeşitli uluslararası baskılara rağmen açılmadı.
Azerbaycan toprakları işgalden kurtarılınca Türkiye-Ermenistan ilişkileri tekrar gündeme geldi. Aynı zamanda Zengezur Koridoru’nun da hayata geçirilmesi halinde Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılabileceği konuşuluyor. Ermenistan’daki seçimlerden sonra taraflar arasında olumlu mesajlar da verilmişti. Fakat hala Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisi’nde Türkiye’nin doğusundan “Batı Ermenistan” olarak bahsedildiği unutulmamalı.
Öte yandan 26 Ekim tarihinde Fuzuli’yi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan’ın samimi davranması halinde Türkiye’nin de olumlu adımlar atabileceğinin sinyallerini verdi. Dolayısıyla Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geleceği Ermenistan’ın Zengezur Koridoru konusundaki tavrı, iki ülke arasındaki sınırların netleşmesi ve Azerbaycan’ın uluslararası arenada tanınan sınırlarının kabul etmesiyle yakından alakalı.
Kazan-kazan İlişkisi
İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonra bölgede tansiyon zaman zaman yükselse de diplomatik görüşmeler devam ediyor. Fakat hala nihai barış anlaşması teklifini olumlu yanıtlamaması, sınırların netleşmesi için komisyona onay vermemesi ve bölgesel ulaşım hatlarının gerçekleşmesi için çeşitli ön şartlar ortaya koyması nedeniyle Ermenistan iktidarının samimiyeti sorgulanıyor. Tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan’ın samimiyetine vurgu yapıyor.
Ermenistan muhalefeti ve bazı üçüncü ülkeler ise çözüm ortamını provoke edici adımlar atma gayreti içerisinde. Bazı devletler özellikle Azerbaycan-Türkiye merkezli iş birliği ve istikrar projelerini engellemeye çalışıyor. Bölgede oluşan jeopolitik gerçekliği değiştirmek isteyenler ve savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı ise Azerbaycan ve Türkiye, iş birliği ve kazan-kazan anlayışı ile hareket ediyor.
Dr. Cavid Veliyev
Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Şube Müdürü